İnsan Kaynaklarının Sayılarla İmtihanı

Öncelikle 2. sezonun ilk yazısında fikirlerimi buradan paylaşmaktan dolayı çok mutlu olduğumu belirtmek isterim… Okuyanlara, paylaşanlara şimdiden çok teşekkürler…
Nobel ödüllü matematikçi John Nash 2012 yılında Bilgi Üniversitesi’nin “Oyun Teorisi Dünya Kongresi 2012” organizasyonu için Türkiye’ye geldi. Bu ziyareti sırasında Türkiye’nin matematikte dünya sıralamasında sondan ikinci olduğunu öğrendiğinde tepkisi sert olmuş, “İyi matematik bilmeyen toplumlarda adalet yoktur ve böyle bir durumda çocukları hiç okula yollamamak, evde eğitmek bile daha iyi sonuçlar verebilir” demişti. Bugün Türkiye’yi gerek adalet, gerekse eğitim ekseninde incelediğimizde Nash’in sözlerinde ne kadar haklı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz.
Ülke olarak matematiği sevdiremeyen eğitim sistemimiz, her yıl matematiği, istatistiği, sayıları sevmeyen yüzlerce, binlerce profesyonel adayını iş gücü piyasalarına kazandırıyor. Bu durum tüm iş alanlarında olduğu gibi İnsan Kaynakları alanında yapılan çalışmaları da olumsuz etkiliyor.
Bugün veri analizi ve istatistik anlamında şirket dışı kaynaklardan yeterince beslenemeyen insan kaynakları birimleri, şirket içerisinde kendi veri analizlerini yapmadığı müddetçe özellikle seçme yerleştirme fonksiyonundaki görevini yerine getirirken işini şansa bırakıyor. Kapılarımızı bizlere en iyi adayları, en kısa sürede bulacağı vaadiyle çalan danışmanlık firmaları, yılda kaç aday ile görüşme yaptıkları, bir pozisyonu ortalama kaç günde kapattıkları, özgeçmiş havuzlarında hangi sektörler için kaçar aday olduğu gibi çok temel soruları bile sayılarla yanıtlayamıyor. Türkiye’nin en önde gelen kariyer siteleri hizmet verdikleri şirketleri istatistiki veriler açısından yeterince besleyemiyorlar. Dışarıdan sayısal veri kaynakları yok denecek kadar az olan İnsan Kaynakları birimlerine kendi istatistiklerini tutmak ve kararlarını alırken bu verileri kullanmak dışında bir seçenek kalmıyor.
Tüm insan kaynakları ile ilgili karar süreçlerinde kullanabilecek ve sadece disiplinli bir veri girişi alışkanlığı ile elde edebilecek bir hazine aslında tüm İK’cıların önünde duruyor. Bugüne kadar yapmamış olsanız da başlamak için hiç de geç değil. Örneğin işe alım kararlarınızı alırken kullanabileceğiniz basit istatistikler kritik kararlarınızda çok iyi bir yol gösterici olabilir.
Özellikle seçme yerleştirme fonksiyonunda karar almayı kolaylaştıracak birkaç örneği aşağıda paylaşıyorum:
 
Son 3 yıl içinde şirketinizde yıl bazında kaçar mülakat yapıldı?
 
Mülakat yapılan adayların okullara göre dağılımı nedir?
 
Görüşülen adaylardan şirketinizde istihdam edilenlerin sayısı nedir?
 
Alım yapmış olduğunuz adayların okullara göre dağılımı nedir?
 
Şirketinizde 1 yılını doldurmadan ayrılanların sayısı nedir?
 
Şirketinizden 1 yıl içinde ayrılanların ilk işi olanlar ile daha uzun yıllar başka yerlerde çalışıp da şirketinize geldikten sonra 1 yıl içinde ayrılanların oranı nedir?
 
Mülakatlarda oran bazında karşılaştığınız en önemli 5 sorun nedir? Bu sorunların yıllar bazında artış azalış olarak karşılaştırıldığında değişim oranı nedir?
 
Şirketinizde şu anda çalışanların okul dağılımı nedir? Kıdem yılı en yüksek olan çalışanların mezun oldukları okullara göre dağılımı nedir?
 
Performans değerlendirme sonuçlarına göre en yüksek performanslı çalışanların mezun oldukları okul ve bölümlere göre dağılımı nedir?
Yukarıda örneklerini paylaştığım ya da üretilebilecek benzer sorulara ait yanıtların, hem insan kaynakları birimlerinin karar almasında hem de şirketlerin kurumsal hafızalarının oluşturulmasına ciddi katkı sağlayacağına inanıyorum.
Özellikle şirketimizde bu verilerin kullanılması konusunda bizleri teşvik eden ve fikir veren CEO’muz İzel Levi Coşkun’a ve www.ikgundemi.com blog sayfasındaki paylaşımlarıyla bu konuda ufkumu açan Emre Kavukçuoğlu’na teşekkürü bir borç biliyorum.
Sevgiler.