Zaman hızla akıp gidiyor. Bugün hangi meslekten olursa olsun en başarılı profesyoneller değişime en hızlı ayak uydurabilenler oluyor. Peki, insan kaynakları profesyonelleri değişime ne kadar ayak uydurabiliyorlar? Bu sorunun yanıtlarını, insan kaynakları fonksiyonunun sorumluluk alanı içerisine giren hemen hemen her konuda, şirketler, departmanlar ve profesyoneller bazında inceleyip, bu konular hakkında sayfalarca yazabiliriz. Bu yazıda çerçeveyi “motivasyon” ya da Windows’un düzelttiği şekliyle “isteklendirme” kavramıyla sınırlayarak fikirlerimi paylaşmak istiyorum.
Değişen zaman ve koşullar artık Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini bile tartışılır hale getirdi. Fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik, sevgi ve aidiyet, saygı ve kendini gerçekleştirme gibi bilinen ihtiyaçların tahtını internet, mobilite imkânı, sosyal medyada tanınma gibi yeni ihtiyaçlar zorluyor. Bu temel değişimlerle birlikte insanların motivasyon ihtiyaçları da değişiyor. İnsan kaynakları profesyonellerinin üzerinde en çok kafa yorması gereken konulardan birinin başında yeni motivasyon araçlarını bulmak ve geliştirmek geliyor.
Yaş itibariyle X ve Y kuşağı arasında kalmış bir insan kaynakları profesyoneli olarak geleneksel yönetim tarzının motivasyon yöntemlerini, bugünün çalışanlarının motive olabilmek için duydukları ihtiyaçlar ile rahatlıkla karşılaştırabiliyorum. Geleneksel yönetimde işlerin çok kolay olduğunu düşünüyorum. İki önemli motivasyon aracı vardı. Birincisi para, ikincisi eğlence… Bunların belirli periyodlarda düzenli olarak sağlanıyor olması motivasyon için yeterli oluyordu. Zaman içerisinde yapılan çalışan memnuniyeti anketleri bize gösterdi ki bu araçların motivasyonun artırılmasına olan etkisi çok sınırlı. Hatta sınırlı olmaktan öte çok kısa süreli… Şirketlerde en çok para kazanan, en iyi yan hakları olan, en çok sosyalleşen birimlerin artık en motive çalışanlara sahip ve kurumlarına en bağlı olan birimler olmadıklarını biliyoruz.
Motivasyon konusunda şirketlerde bir denge merkezi olduklarına inandığım insan kaynakları departmanlarına büyük iş düşüyor. Artık motivasyon için iyi zam oranları ve belirli periyodlarda yapılan sosyal aktiviteler yetmiyor. Daha fazlasına ihtiyacımız var. Bugün motivasyonun kilidi, kişilere yöneticiler tarafından verilen sözlerin tutulmasıyla oluşan güven duygusu, iyi bir kariyer planlaması, mesleki ve teknik gelişim imkânları ile birlikte kişisel gelişim imkanlarının sunulması, uluslararası bir şirkette çalışılıyorsa uluslararası değişim programları gibi anahtarlarla açılıyor.
Devir değişti… Yeni nesil karşımıza “Eğlenerek motive olamıyorum… Bana geleceğimi anlat! “ diye çıkıyor.
Kesinlikle haklılar…